Toplumcu gerçekcilik, toplumcu sanat anlayışının sanatçıya ve doğal olarak da onun yaratısına yansımasıdır. Toplumcu gerçeklik, sanatçıyı toplumsal bir varlık olarak görür. Sanatçının fiziksel ve düşünsel her türlü gelişimi tarihsel bir süreç içinde gelişmiştir. Bu nedenle sanatçı toplumsal bir varlık, onun sanatsal ürünü de toplumsal yaratıdır. Bu sanat akımının özünde Sanat toplum içindir anlayışı vardır. Her sanatçı, bilincini ve yaratısını şekillendiren çağına karşı toplumsal bir sorumluluğa sahiptir. Bu sorumluluk sanatçıyı toplumsal olaylara ve çağına karşı aktif kılar. Sanatçı toplumsal eşitsizlikleri ve sömürüyü görerek, kendi bilincinde estetize eder. Ve sanatsal bir yaratı biçiminde topluma sunar. Toplumcu gerçeklik sanatı ve onun eserini tarihsel bir sürecin ürünü olarak görür. Sosyalist gerçekçilik ile karıştırılmamalıdır.
Ülkemizde en önemli temsilcilerinden Nazım Hikmet'in bir şiirini örnek olarak yayınlıyorum.
Çek elini sanatın yakasından
Çek!
Çekiniz!
Bıyıkları pomadlı ahenginiz
Süzüyor gözlerini hâlâ
“Koyda çıplak yıkanan Leylâ’ ya” karşı!
Fakat bugün
Ağzımızdaki ateş borularla
Çalınıyor yeni sanatın marşı!
Yeter artık yeni cami traşı
Yeter!
Ayağa kalkın efendiler… *
*http://www.anafilya.org/go.php?go=7d915b00d1013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder